Müzik Çalar

7 Ekim 2013 Pazartesi

...Hakimiyet peşinde olmayan otorite mi? Onun gibi bir şey.. "Şibumi"

    Anime hayatıma başladıktan sonra, Japon kültürüne de olan ilgimin artması ile "Şibumi" denen kitabı buldum internette. Açıkcası "go" dediğimiz aslında Çin kökenli olan fakat Japonların sahiplendiği satranç türü hakkında da bilgi içerdiğini duyunca gerçekten heveslendim iyice. Kitap geldi, ders yoğunluğundan dolayı anca 4 5 günde bitirebildim.  
    Kitabın genel konusu; küçük yaşlarda bir Japon generali tarafından yetiştirilen ve zihinsel olarak da diğer insanlardan bazı üstün yeteneklere sahip bir kahramanın Orta Doğu ve Amerika şirketlerine-devletlerine karşı olan mücadelesidir. Nikko (Nicholai Hel) hakkında genel bir bilgi vermek için öncelikle kitabın arka kapağındaki yazıyı yazmak istiyorum: "Nicholai Hel, yarı Rus, yarı Alman asıllı koyu bir Amerikan düşmanı. Şanghay'da doğmuş, bir Japon generali tarafından büyütülmüş ve "Go" oyununu öğrenmiş. Bask dili dahil yedi dili ana dili gibi konuşuyor. Üstün düzeydeki "yakın algılama" yeteneği sayesinde fotoğrafı bile çekilemeyen bu yenilmez savaşçı günün birinde emekli olarak yaşadığı şatosundan amansız ve acımasız bir dövüşe katılmak üzere çıkıyor..." 

   Aslında kitabı okurken başlarda gerçekten sıkıldım, o kadar çok duymadığım şirket adı geçiyordu ki, hepsi birbirine girmişti artık. Sürekli geri sayfalara gidip, şu şirket şuna çalışıyordu, bu şirket buna çalışıyordu diye kontrol etmek zorunda kaldım. Nikko'muzun düşmanlarının gerçekten her türlü imkana sahip olmasına rağmen( ki en çok hoşuma gideni ise, Avrupada ve pek çok yerde insanların ne yiyip ne içtiğini, hangi saatte neler yaptığını, konuştuğunu kaydeden "Şişko" adlı bilgisayarları), Nikko'muza karşı her zaman gücünden ve zekasından dolayı bir saygı,  kendi çıkarlarına ters hareket ettiği için nefret beslemişlerdir.
    Kitabımızda ne zaman ki Nikko ve "Ana Şirket" dediğimiz düşmanların birbiri ile bağlantıları gerçekleşti, kitaptan o zaman zevk almaya başladım. Nikko'muz Amerikalılar ve Araplar ile öylesine dalga geçmiş ki gerçekten kahkahalar attığım, kıs kıs güldüğüm zamanlar oldu. Ne kadar sıkışırsa sıkışsın sürekli başka beklemediğim bir yeteneğini keşfettim ve her seferinde "vay anasını beee" demekten kendimi alı koyamadım açıkcası. Zaten bulunduğu ortamdaki her şeyi silaha çevirebilen, yakın algılama sayesinde çevresindeki insanların kim olduğunu ve duygularını anlayan, yedi tane dil bilen ve hiç bir millete ait olmayan birini yakalamak zor olsa gerek...
    Son sözler olarak, Trevanian her ne kadar macera-felsefi karışımı bir roman ortaya çıkarmaya çalışsa da maceracı kısım birazcık daha ağır basmış gibi. Ayrıca tasvirleri bazılarımızı sıkabilir ama ben gerçekten çok beğendim. Doğa tasvirlerini gerçekten çok iyi anlatmış. Kitabın en çok hoşuma giden kısmı da Japon generalimizin Nikko'muza "Şibumi" kavramını anlatmaya çalıştığı yerdi;
"...Şibumi, sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Şöyle düşün: O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok. Şibumi demek, bilgiden çok anlayış demek. İfade dolu bir sessizlik demek Kendini kanıtlama gereği duymayan bir alçakgönüllülük demek. Sanatta Şibumi zarifliği temsil eder. Buna sabi denir. Felsefedeyse kendini wabi olarak gösterir. Büyük bir ruhsal rahatlıktır ama pasiflik değildir. Bir insanin kişiliğinde ise...nasıl söylemeli... Hakimiyet peşinde olmayan otorite mi?Onun gibi bir şey..."
   Bu benim ilk yazımdı, biraz uzun ve sıkıcı olmuş olabilir.Kitabı okumayanlar için çok bilgide vermek istemedim.Mutlaka ki çok hatalarım vardır. Zamanla eksikliklerimi kapatıp, kendimi geliştirmeye çalışacağım. Şimdilik kendinize iyi davranın. :)        
                                                                                                          

3 yorum:

  1. Bu şekilde bir blog açmanız beni mutlu etti açıkçası. Sürekli okumak isteyen fakat neyi okuyacağına bir türlü karar veremeyenler için çok yararlı olmuş. Ayrıca insanlar okumak istemedikleri ya da ön yargıyla yaklaştıkları kitaplar hakkında da bilgi sahibi olacak. Kitap hakkındaki eleştirilerinize değinmek gerekirse (bunu artık bir kitap yorumu olarak değilde eleştiri olarak değerlendirmek istiyorum) bu yaptığınız eleştiriyi çok beğendim ve kitabı okumaya karar verdim. Ancak sadece iyi eleştirilerle ya da kötü eleştirilerle kalmayın, beğendiğiniz bir kitabın kötü taraflarını ya da beğenmediğiniz bir kitabın iyi taraflarını yansıtmanız gerektiğini düşünüyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, yorumu dikkate alacağım :)

      Sil
  2. kitabı merak ettim .

    YanıtlaSil