Kitabı ilk gördüğümde, sadece kapağına baktığımda dedim herhalde bu çocuk kitabı. Sonradan öğrendim ki, sisteme başkaldırıyı anlatan çok güzel bir politik taşlamaymış. 152 sayfalık kitabımız iki günde bitiverdi zaten, oldukça akıcı ve düşündürücüydü. George amcamız, sisteme ve sistemin getirmiş olduğu her türlü köleliğe, yolsuzluğa bir başkaldırı zihniyeti içindeymiş sanırım. Ayrıca kitap günümüz Türkiye şartları ile karşılaştırılınca gerçekten büyük dersler çıkartılması gereken bir eser. Kurnaz ve adi olanların, cahil olanları nasıl kolayca parmaklarında oynatabildikleri anlatılmış. Kendi gücünün farkında olmayan cahil kesimin, kendilerinden güçsüz olmalarına rağmen şerefsizler tarafından nasıl kandırıldıklarını görmek beni deli etti açıkçası. Bu arada tabi ki, kitap her ne kadar hayvanlar odaklı olsa da
asıl anlatılmak istenen; kitaptaki hayvanların asıl insanları temsil etmesidir.
Konuya gelecek olursak; İngiltere de "Beylik Çiftliği" denen bir çiftlik var. Buranın sahibi her gün içip içip eve gelen, çiftlik hayvanları ile ilgisi pek olmayan ayyaş herifin teki. Bir süre sonra Koca Reis denen yaşlı bir domuz, tüm hayvanları bir toplantıya çağırır ve rüyasında gördüğünü söylediği bazı şeyleri anlatır. İnsanların ne kadar acımasız olduğunu. Bütün işi hayvanların yaptığını, insanların tek yaptığının hayvanlardan yararlanmak olduğunu anlatır. Hatta kısaca direk onun ağzından çıkan sözleri yazayım: "Dünyaya geldikten sonra yaşamamıza yetecek kadar yiyecek verirler; ayakta kalanlarımızı canı çıkana kadar çalıştırırlar; işlerine yaramaz duruma geldiğimizde de korkunç bir acımasızlıkla boğazlarlar. İngiltere'de bir yaşına geldikten sonra, hiç bir hayvan mutluluk nedir bilmez, hiç bir hayvan eğlenip dinlenmez. İngiltere'de hiç bir hayvan özgür değildir. Hayatımız sefillikten, kölelikten başka nedir ki! İşte tüm çıplaklığı ile gerçek budur." Bir süre sonra gaza gelen hayvanlarımız basarlar isyanı ve çiftliği ele geçirirler. Çiftliğin sahibi Bay Jones'u sürerler çiftlikten. Tam hayal ettikleri gibi artık sadece kendileri için çalışırlar, insanlar tarafından azar ve kırbaç yemezler. Eskisinden çok daha fazla hatta istedikleri kadar yemek yerler, tamamen mutludurlar. Ama bir müddet sonra yönetim değişir, bozulur ve sinsilikler, yolsuzluklar başlar. Cahil olan, yönetilen kesim her denilene inandığı için, yöneticiler her şeyin kılıfını rahatlıkla bulurlar. Ne kadar kötülüklerin farkında olsalar da, her şeye boyun eğmeye devam ederler çünkü kendi güçlerinin farkında değillerdir...
Sonuç olarak kitabı mutlaka okumalı ve günümüz Türkiye'si ile karşılaştırmalısınız özellikle:)
Şimdilik kendinize iyi davranın:)
"...Özgürlüklerini savunmayanların ödedikleri bedel ağırdır. Özgürlük değerli olduğu kadar, kırılgandır da..."
"Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir."
"Bu dünyada açlık ve yokluk içinde yaşıyorlardı; başka bir yerlerde daha iyi bir dünyanın bulunmasından doğru, daha anlaşılır ne olabilirdi?"
"Ama gene de öyle günler oluyordu ki, daha az rakam dinleyip daha çok yemek yiyeceğimiz günleri ne zaman göreceğiz, diye düşünmeden edemiyorlardı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder