Müzik Çalar

15 Ekim 2013 Salı

Tavşanlara bakmama izin verecek misin George? "Fareler ve İnsanlar"

John Steinbeck harbiden güzel yazmış he. Yani ben pek duygulanan biri değilimdir aslında ama, kitabın sonunda gözümden yaş aktı cidden. Nasıl olduysa da sinirlendim kitabın sonunda hikaye istediğim gibi bitmediği için.. Nobel ödülü de almış zaten, ama hak etmiş yani...


Hikayemizde, George ve Lennie adında iki tane birbirine tamamen zıt ama bir o kadar da "gerçek" anlamda dost olan ve çiftlik çiftlik gezip para kazanmaya çalışan kafadarlar var. George, Lennie'ye göre oldukça güçsüz ve ufak tefektir ama bir o kadar da akıllıdır. Lennie ise sıradan bir insanın 10 katı gücünde-sanırsın herkül yani-bir çam yarması ama aklıda bir o kadar kıttır. Bildiğimiz koca bebektir ve ayrıca çok unutkandır. Başını sürekli belalara sokar, George da onu kurtarır. George her ne kadar sürekli söylense, Lennie'yi azarlasa yinede onu bırakamaz, sevgisini pek belli etmez ama kardeşten daha yakın görür onu kendine, sürekli onu kollar. Tam hayallerimdeki dostluk aslında ama tabi kıt akıllı ya da ufak tefek olmak istemem..

Bu iki garibanın tek bir hayalleri vardır, o da bir gün kendi evlerini bahçelerini alıp kimseye muhtaç olmadan yaşayabilmek. Bunun için çiftlik çiftlik gezerler üç kuruş için deli gibi çalışırlar. Fakat son gittikleri çiftlikte başlarına daha önce almadıkları bir bela alırlar...
İşte buralardan sonrada benim hem tepemin tası attı, hem duygulandım.. Böyle bir dostluk için nelerimi vermezdim gerçekten. Bir yandan George'un sabrına hayran kaldım bir yandan Lennie'nin içindeki çocuk saflığına.
Hayalleri gerçekten çok güzel ve içten aslında. Okurken insanı gülümseten, temiz temiz hayalleri var.
 Benimde Kazakistan'da Tengri Dağlarında ahşaptan bir kulübe evi hayalim var:) Gerçekleştirmek içinde eğer böyle çalışmam gerekirse yaparım hiç çekinmem. İnsanın hayalleri olunca, hayaline ulaşmak için ne kadar yorulduğu veya hayalinin zorluğu tamamen önemsiz kalıyor.
Kitabımız az sayfalı olduğu için pek bir şey yazamadım bu sefer. Daha fazla zorlarsam olaylar hakkında bilgi vermem gerekecek, ki bunu da yapmak istemem:)

Sevdiğim bir alıntıyı yapmadan bitirmek istemiyorum yazımı:) Biraz uzun ama yinede yapmak istedim.
"İnsan yalnızlıktan kafayı yer. Yanındakinin kim olduğu, ne kadar zaman yanında olacağı fark etmez. Dedim ya...İnsan yalnızlıktan kafayı yer...Her Allah'ın gecesi burada tek başına oturduğunu düşün. Ya kitap okuyorsun, ya düşüncelere dalıyorsun; ne bileyim böyle şeyler işte. Bazen kafana bir şey takılır. Akıl danışacak kimseler yoktur yanında. Bir şeyleri görürsün, eğri midir doğru mudur, bir türlü karar veremezsin. Debelenip durursun kendi başına. Tutup da birine soramazsın, sen de benim gördüğümü görüyor musun diye. Cebelleşip durursun. Karşılaştıracağın hiç bir ölçütün yoktur. Neler gördüm ben burada. Sarhoş falanda değildim. Uykuda mıydım, uyanık mıydım bilmem. Eğer olsaydı yanımda biri, söylerdi bir şey olmadığını, uykuda olduğumu. Her şey çözülüverirdi. Ama bir başıma işin içinden çıkamıyorum işte.."

5 yorum:

  1. Öncelikle kitap anlatımlarınızı başarılı bulduğumu söylemeliyim. Anlatımınız açık anlaşılır olmakla birlikte merak uyandırıcı ve ilgi çekici. Öte yandan böyle bi sayfa oluşturmanız da gerçekten çok güzel. Takip edeceğim. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
  2. Güzel çıkarımlar. Tebrikler.

    YanıtlaSil
  3. abi kitabı ezop bir hikaye gibi anlatmışsın ya. george ve lennie kimi anlatıyor bunu anlatman gerekiyor neyin kafası lan bunu

    YanıtlaSil
  4. Yeterli bulmadım ben.

    YanıtlaSil